co53.tr.gg






 



                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                              KORKU (18)

www.co53.tr.gg
   
  (¯`·.¸(¯`·.¸Www.Co53.Tr.GG¸.·´¯)¸.·´¯)Hoş Geldiniz
  Sizden Gelenler
 
Gönderen: Gül
YORULDUM...
Sevmek yada bir insana seni seviyorum demek öyle ağırki....
Kaldırabileceğine taşıyabileceğine inanıyorsun ama gün geliyorki yavaş yavaş çöktüğünü bir yerlerde bittiğini hissediyorsun...!
Bazen yeter diyorum; içimden atmak istiyorum seni, düşünmek istemiyorum, hayalini kurmak istemiyorum, her anımı seninle yaşamak istemiyorum yoruldum artık...
Yoruldum; her an sensiz olmak korkusunu yaşamaktan, gecenin sessizliğinde kaybolmaktan, her kavgamızın sonunda sancılar içinde kıvranmaktan kısacası KENDİ İÇİMDE SENİNLE SAVAŞMAKTAN YORULDUM...
Ama yapamıyorum işte; sökemiyorum kalbimi yerinden, atamıyorum içimdeki seni, Düşüncelerime engel olamıyorum, yok edemiyorum, bitiremiyorum çünkü seviyorum...
Sen benim gerçeğimsin yaşadığım en güzel ve en acı gerçek bu gerçeği değiştirememki...İçimdeki seni yok edememki Yoruldum, HER DEFASINDA BUNLARLA YÜZLEŞMEKTEN yoruldum...
Gül Tükez KATIRCI
İKİ ARKADAŞ !!
Iki arkadas barda...
- Yahu kardesim gencecik karin var maca gitmene izin veriyor, biz kac yillik evliyiz bizimki hir cikariyor. Bu isin formulunu nasil buldun sen?

- Kolay. Mac gunu karini alacaksin, kucaklayip yatagin uzerine atacaksin. Uzerini basini yirtarak soyacaksin. Bir atesli anlar dizi filmi... Ondan sonra -basi koynundayken- "Karicigim ben simdi maca gitsem olur mu" diyeceksin. Tek verdikleri cevap "Tabii tatlim" oluyor.Dene bak.

Ertesi hafta yine barda...
- Gelmedin maca, ne oldu, formulu uygulamadin mi?
- Eve geldim, hanimi yataga surukledim. uzerindekileri yirtmaya basladim... Sonra kendi kendime dedim ki "Yahu bizim takımda son haftalarda o kadar iyi oynamiyor zaten..."
YALNIZLIĞIN KARANLIĞINDA OLSA DA HAYAT, HAYATIMIZIN GİZLİ ÇEKİMİ YAPILIYOR!...

Şimdi yalnızsın ekranın arkasında ve kendini hep yalnız sanıyorsun… Karanlığın gölgesinde ruhundaki sessizliği dinliyorsun ve belki de ruhunda ki karanlığı… Kendi ormanındasın ve kendi ormanında yavaş, bir o kadar sinsi adımlar atıyorsun dolunaylı bir gecede. Yalnızca sen varsın, karanlık ağaçların arasından süzülüyorsun, bir gölge gibi seni takip ediyor ruhun, karanlığın derinliğinden gelen sesleri duyuyorsun. Öyle bir ses ki bu tüm vücudun titriyor yerden kesilircesine, belli etmek istemiyorsun korkunu, kaçmaya başlıyorsun yavaşça, koşmak istemiyorsun artık, yüzleşmeyi geciktirircesine yürüyorsun sinsice, kusmaya başlıyorsun içindeki her karanlığı, seni aydınlıktan uzak tutan karanlığı boşaltıyorsun. Korkunu, düşünceni ve içindeki tüm pisliğini atıyorsun, burası senin ormanın, senin çıkmazın, asla kaçamadığın boşluğun, senin karanlığın burası gerçek özgürlüğün!, tüm sırların burada. Kendi çöplüğündesin şimdi, çıkar içindekileri…
Burayı seviyorsun, bir o kadarda korkuyorsun. Kendinle yüzleştiğin yer burası, her şeyin bu ormanda gizli, kimsenin bilmediği kaçmaya çalıştığın günahların burada gizli, asla kaçamıyorsun bu ormandan nereye gidersen git, seninle gelecektir kendi karanlık ormanın, karanlığın aklının bir köşesine tamamıyla yerleşmiş bir şekilde zamanla seni sorgulamaya ve yüzleşmeye çağıracak. Buraya alışman zaman alacak, önceleri korkacaksın kendinden, içindeki pisliklerden, yalnız kendi ruhunla olduğun ormandan bile gizlemek isteyeceksin önceleri ama içinde biriken pislik biriktikçe dayanılmaz olmaya başlayacak senin için yaşam, hiçbir şey sana güzel görünmemeye başlayacak artık. Kaçmaya başladığın zaman kendinden, acı çekmek hayatının bir parçası olduğu zaman, kendinle kalacaksın zamanla. İşte burada kaçınılmaz ormanına girmek istersin çünkü onu yaratan sensin aklının bir yerinde kendince düzenlenmiş ormanındır orası. Orası senin yaşam kaynağın, arınma yerindir. Kendi günahlarını gördüğün temizlendiğin yer bu orman, senin aynaya her bakışında gördüğün iç yüzün, tek sığınağın, kendi karanlığın, buradan kaçamazsın!!!!!!!!!

Şimdi yalnızsın ekranın arkasında ve kendini hep yalnız sanıyorsun değil mi? Sanıyorsun ki ekranın arkasında beni kimse görmez, istediğim şekle ve kılığa bürünürüm. Ruhumun bütün kirlerini özgürce! artık ortaya dökebilirim sanıyorsun değil mi? Nasıl olsa kimse beni görmüyor diyerek kendi düşünce mahzeninde yarattığın ormanın Kralı! sensin. Nasıl olsa sanal maskesi zırhına bürünerek her haltı rahatlıkla ve kolaylıkla yaparım sanıyorsun, değil mi? Peki, hangi zaman ve mekanda olursak olalım bu ekranın arkası da olsa yalnız ve yapayalnızken bile gerçekte yalnız olmadığını, beni, seni onu, bizleri, sizleri ve onları görüp gözeten Yüce bir varlığın (ALLAH C.C.) her düşünce ve davranışlarımızı gördüğü ve bir gün (AHİRET - MAHŞER) önümüze konulmak üzere İlahi objektifler -kameralar altında hayat filmimizin gizli çekimin yapıldığını biliyor musun? Hala iddia edebilir misin ekranın arkasında yalnız olduğunu? Hiç kimse seni görmese de her zaman ve mekanda Allah’ın seni gördüğü gerçeğini inkar edebilir misin? O halde bu gerçek ışığında aynaya bir kez daha bak ve yüzleş ayna ile. Ve bu kez aynada gördüğün yüz gerçek yüzün olsun….

Seni bekleyen sonu görüyor musun aynada… Yalnızca senin sonun. Seni bekleyen şeye bakabiliyor musun aralıksız? Gözlerinde parlıyor yaşamın sınırında sana sunulan ölüm. Ve ölüm ötesi hayat… Haydi şimdi özgürsün kendi ormanında ve yalnızlığın bir kez daha karanlığındasın…
BÜYÜKLÜKTEN İSTİFA MEKTUBU
Bu belge ile resmi olarak yetişkinlikten istifa ettiğimi bildiririm. Tekrar 8 yaşın tüm sorumluluklarını kabul etmeye hazırım. Yağmur sonrası çamurlu sularda tahta parçası yüzdürmek, kayalarda yürümek istiyorum. Çikolatanın paradan daha iyi olduğunu çünkü daha tatlı ve yenilebilir olduğunu düşünmek istiyorum. Sıcak bir yaz gününde bir meşe ağacının gölgesinde oturup arkadaşlarımla limonata satmak istiyorum. Hayatın daha basit olduğu zamana dönmek istiyorum.

Bütün bildiğin, renkler, çarpım tablosu ve ninniler ama bu kadar az bilmek seni rahatsız etmiyor çünkü ne bilmediğini bilmiyorsun ve umurunda da değil. Bildiğin tek şey mutlu olmak, çünkü seni üzecek veya kızdıracak şeylerden tamamen bihabersin.Dünyanın adil olduğunu, herkesin iyi ve dürüst olduğunu düşünmek istiyorum.Her şeyin mümkün olduğuna inanmak istiyorum.
Yaşamın karmaşıklığını unutup, yeniden küçük şeylerden fazlasıyla heyecanlanmak, zevk almak istiyorum. Tekrar basit yaşamak istiyorum.

Günümün, bilgisayar arızaları, kağıt yığınları, üzücü haberler, bankada para olmadan ay sonunu getirme kaygıları, doktor faturaları, dedikodu, hastalık ve sevdiklerin kaybedilmesinden ibaret olmasını istemiyorum.

Aşkın varlığını (daha doğrusu yalan olduğunu) bilmek dahi istemiyorum. Gülümseme, kucaklaşma, tatlı bir söz, doğruluk, adalet, barış, rüyalar, hayaller ve kardan adam yapmanın gücüne inanmak istiyorum. İşte, çek defterim ve arabamın anahtarları, kredi kartlarımın ekstremleri,gelir belgelerim. Resmi olarak yetişkinlikten istifa ediyorum.
Eğer bu konuda benimle daha fazla konuşmak istiyorsanız, önce beni yakalaman lazım, çünküüüü; Ebeee, elim sendeeeee!
HATA NEDİR ?
• Eger bir berber bir hata yaparsa, bu yeni bir tarzdir...
• Eger bir soför bir hata yaparsa, bu bir kazadir...
• Eger bir doktor bir hata yaparsa, bu bir müdahaledir...
• Eger bir mühendis bir hata yaparsa, bu yeni bir atilimdir...
• Eger ebeveynler bir hata yaparsa, bu yeni bir kusaktir...
• Eger bir politikaci bir hata yaparsa, bu yeni bir hukuk kuralidir...
• Eger bir bilim adami bir hata yaparsa, bu yeni bir kesiftir...
• Eger bir terzi bir hata yaparsa, bu yeni bir modadir...
• Eger bir ögretmen bir hata yaparsa, bu yeni bir teoridir...
• Eger bir patron bir hata yaparsa, bu bizim hatamizdir...
• Eger bir personel bir hata yaparsa, bu bir "HATA" dir
BEKLEMEK !!!
Hayatımıza geldiği gibi giden insanlar vardır...
Geldiği gün bizi sevince;gittiği gün ise hüzne boğar... İçimiz kararır,hayata küseriz
Fırtına öncesi sessizlik gibidir aslında yaşadığımız...
Bir gölün yüzeyi gibi sakinizdir.Hatta dingin ve umarsız...
Sonra yavaş yavaş dağılır bulutlar,gün ışığı tekrar içimizi ısıtmaya ve buz tutmuş yüreklerimize işlemeye başlar...
Bu bir şanstır seven ve sevilen için, Bir kısmet belkide bir daha bulunamayacak;
El ele tutuşmanın coşkusunu tekrar yaşama şansı
Belki;belki de bir hayal...Kurmanın bile insanı mutlu ettiği,eskiyi yaşayıp acı çekmeyi göze alabildiği,acı çekmenin bile güzel geldiği....
HEPİMİZ HAYALLERİMİZ KADAR VAROLURUZ; VE HEPİMİZ SÖYLEDİĞİMİZ KADAR DEĞİL HİSSETTİĞİMİZ KADAR SEVERİZ...
Ve bir gün anlarsınız ki sevgilerde gurur olmaz,gururun olduğu yerde zaten sevgi barınamaz...
Eger 2008 yilinda yasiyorsaniz :

1. Mikrodalga firina kazara sifrenizi girersiniz...
2. Yillardir gercek kartlarla solitaire oynamamissinizdir...
3. 3 kisilik ailenize ulasmak icin elinizde 15 farkli telefon numarasi vardir...
4. Yan masanizda oturan kisiye e-mail atarsiniz...
5. Aileniz ve yakin dostlarinizla gorusememe nedeniniz email adresleri olmamasidir...
6. Uzun calisma temposunun ardindan eve gittiginizde telefonu hala isteyken cevapladiginiz gibi aciyorsunuzdur...
7. Evden bir yeri ararken, dis hatta cikis yapmak icin "9" u tuslarsiniz...
8. Ayni masada 4 senedir calismaniza ragmen, 3 farkli sirket icin calismissinizdir...
10. Sirketinizin kuculme kararini gece haberlerinden ogrenirsiniz...
11. Patronunuzun sizin yaptiginiz isleri yapabilme becerisi yoktur...
12.Televizyonda izlediginiz her reklamin altinda web adresi vardir...
13. Cep telefonunuzu almadan evden cikmak, ki 15 yil once hic bir etkisi yoktu, artik sizin icin bir panik nedenidir ve apar topar eve cep telefonunuzu almak icin geri donersiniz...
14. Sabah uyandiginizda kahvalti yapmadan internete girersiniz...
15.Bu yazilanlari onayliyor ve guluyorsunuzdur...
16. Daha kotusu bu e-maili kimlere ileteceginiz kafanizda hemen canlanmistir...
17. Listede 9 numaranin olmadigini fark edemeyecek kadar mesgulsunuzdur...
18. Yukari bakip 9 numaranin olup olmadigini kontrol etmissinizdir.
Ve simdi KENDINIZE GULUYORSUNUZDUR !
SON GUN

Saclarina aklar dustugu zaman Anlarsin sevmenin,sevilmenin ne demek oldugunu.
Aynaya bakarda anlarsin solduğunu,Seni sevdigimi belki o gün anlarsin
Tek tek birakip giderse dostlarin seni Yanlizligin,caresiz kalmanin acisini tadarsin
Bir gün , birmezar gorursen üstünde benim adım ..işte ozaman Seni nasil sevdigimi ancak o son gun anlarsin...
YAŞAMAK fırsattır , yararlanmayı bil.
YAŞAMAK güzelliktir, kıymetini bil.
YAŞAMAK mutluluktur, tatmayı bil.
YAŞAMAK rüyadır, gerçekleştirmeyi bil.
YAŞAMAK meydan okumasıdır sana,karşı çıkmayı bil.
YAŞAMAK görevdir,tamamlamayı bil.
YAŞAMAK oyundur, oynamayı bil.
YAŞAMAK servettir, korumayı bil.
YAŞAMAK aşktır, sevgidir, keyfini çıkarmayı bil.
YAŞAMAK bilmecedir, çözmeyi bil.
YAŞAMAK hüzündür, aşmayı bil.
YAŞAMAK verilmiş bir sözdür, tutmayı bil.
YAŞAMAK şarkidir, söylemeyi bil.
YAŞAMAK mücadeledir, kabullenmeyi bil.
YAŞAMAK trajedidir, göğüslemeyi bil.
YAŞAMAK şanstır, kullanmayı bil.
YAŞAMAK çok kıymetlidir, mahvetmemeyi bil.
YAŞAMAK yaşamaktır,uğruna savaşmayı bil.
KARADENİZLİ BİR BABANIN OĞLUNA YAZDIĞI MEKTUPTAN
Uy sevgili usagum, Allah'in selami tabiidur.Mektubumu çok yavas yazayrum, Çünkim bilirum ki, okuman zayuftur, çabuk okuyamazsun.
Benden sana sual edersen, Allahuma pin sükür iyiyum, yeni pir is buldum. Emrimde 1500'e yakin adam var, hepside sessuz sedasuz, kendi hallerinde. Ne is puldugumu soraysan söyleyecegum patlama, mezarluk pekçisi oldum.
Geçtigimiz hafta puraya iki tefa yagmur yagdu. Piri pazartesinden persembeye öbüride persembeden pazara. Bacin Emine bir usak doguracak, daha erkek midir kiz midir pelli degil, haçan o yüzden saga dayi mi oldin, teyzemi oldin söyleyemeyrum. Saga kötü bir havadisim var. Emicen Idris havasuzluktan boguldi öldi. Pilirsin rahmetlinin 9 tane usagu vardi, daha fazla usak olmasin diye bir ilaç bulmus, prezervatif midur, nedur, bakmis ki üstünde,sikica kafana geçur, diye yazulu, öyle etmis, havasizliktan getmis.

Kötü havadisler piter mu? Pahriyede askerlik yapan 10 usaguda kaybettuk. Pindikleri denizaltu pozulmus, motoru turmus, inmis asagu, denizaltuyu itekleyup, motorunu çalistirmak istemuslar.
Temel emicende tükkan açtu, o da 30 a alduguni 25 e verir, sürümden kazaniyormus öyle dedu. Bizim köye findukçularun Temel'i muhtar seçtuk, akullu usakta. Geçen gün hepimizu zelzeleye karsi asi etturdu. Temel hem akillidur, hem de dürüsttür. Geçenlerde bir taksinin soförü köye varmis, muhtari ariyor, meger yolda bir tavuk ezmis sahibini soraymus. Muhtar Temel tavuga pakmis, ha bu pizden deguldur pizum köyde yassu tavuk yoktir demis.

Senin küçügün Ergin çok akullu usak çikti. Geçen gün tepeye varmis, elinde bir ip sallayip duriy. Anan uy usagum ne edeysun orada demis. O da heva durumuna bakayrum demis. Çektum oni aksam karsuma, anlat bakayum su hava turumu isinu dedum. Anlattu, meger ip sallaninca havanin rüzgarli olduguni; ip islanunca da yagmur yagduguni anlaymis. Çok akillu usak vesselam. Sen o yasta böyle akillu degildun.
Senin gönderdigun resmi alduk, pir yaninda bir Alman herif pir yaninda pir Alman karisi var, ortada da sen. Iyiki resmin arkasina ortadaki penum diye yazmissun yaksam tanimayacaktuk.
Yaa iste böyle usagim. Memleçetten saga pol pol havadis. Yeni havadis olursa yine yazarum. Baki hüdaya emanet ol.
Baban
NOT: Mektupa para koyacaktim, ama geç akluma geldi, zarfi kapatmisum.
HOROSKOP TESTİ


EĞER DÜRÜST DAVRANIRSANIZ BU SİZE DOĞRUYU SÖYLEYECEKTİR-ŞAŞIRTICI ŞEKİLDE DOĞRU. CEVAPLARINIZI BİR KAĞIDA YAZIN. HİLE YAPMAYIN MANASIZ OLUR. CEVAPLAR BU SAYFANIN SONUNDA,BAŞLIYORUZ

1. KARŞI CİNSTEN BİRİSİNİN İSMİNİ YAZIN
2. EN FAVORİ RENGİNİZ KIRMIZI,SİYAH,MAVİ,YEŞİL,SARI'DAN HANGİSİDİR ?
3. İSMİNİZİN BAŞHARFİ
4. DOĞDUĞUNUZ AY
5. BEYAZ VE SİYAHTAN HANGİ RENGİ DAHA ÇOK SEVERSİNİZ ?
6. AYNI CİNSTEN BİRİSİNİN İSMİ
7. EN FAVORİ SAYINIZ
8. KALİFORNİYA'YI MI FLORİDA!YI MI DAHA ÇOK BEĞENİRSİNİZ
9. GÖLÜ MÜ OKYANUSU MU DAHA ÇOK BEĞENİRSİNİZ
10. BİR ARZUNUZU YAZIN ( REALİSTİK OLSUN)


TAMAMSA AŞAĞIYA GEÇİN ( HİLE YOK)


CEVAPLAR :

1. BU ŞAHISI ÇOK SEVİYORSUNUZ/AŞIKSINIZ.

2. EĞER SEÇİMİNİZ
KIRMIZI .. : HAYATINIZ AŞK DOLU VE HAZIRSINIZ
SİYAH......: TUTUCU VE SALDIRGANSINIZ
YEŞİL......:DİNGİN RUHUNUZ VAR
MAVİ.......: DOĞALSINIZ VE SEVDİKLERİNİZDEN ÖPÜCÜK VE ŞEVKAT GÖRMEK İSTERSİNİZ
SARI.......:NEŞELİ BİRİSİSİNİZ VE MORALİ BOZUK OLANLARA DESTEK OLURSUNUZ

3. EĞER İSMİNİZİN BAŞHARFİ
A-K :HAYATINIZDA BİR SÜRÜ AŞK VE ARKADAŞLIK VAR
L-R :YAŞAMDAN AZAMİ KEYFİ ALMAYA ÇALIŞIRSINIZ VE AŞK HAYATINIZ YAKINDA YEŞERECEK
S-Z :BAŞKALARINA YARDIMI SEVERSİNİZ VE GELECEK AŞK YAŞAMINIZ GÜZEL OLACAK


4. EĞER DOGUM AYINIZ
OCAK- MART...... : BU YIL SİZİN İÇİN ÇOK İYİ OLACAK VE SİZ HİÇ UMMADIĞINIZ BİRİSİNE AŞIK OLACAKSINIZ
NİSAN-HAZİRAN : HAYATINIZ BOYUNCA SÜRECEK ÇOK SAĞLAM BİR SEVGİ-AŞK İLİŞKİNİZ OLACAK
TEMMUZ-EYLÜL.: ÇOK İYİ BİR YIL GEÇİRECEKSİNİZ VE YAŞAMINIZ ÇOK İYİ YAPACAK ÖNEMLİ BİR DENEYİM YAŞAYACAKSINIZ
EKİM-ARALIK.......: AŞKINIZ ÇOK BÜYÜK OLMAYACAK AMA RUHUNUZA HİTAP EDECEK KİŞİYİ BULACAKSINIZ.

5. EĞER SEÇİMİNİZ
SİYAH...:YAŞAMINIZ BAŞKA BİR YÖNE DÖNECEK, ÖNCE ZOR GÖZÜKECEK AMA ZAMANLA EN İYİSİ OLACAK, VE SİZ BU DEĞİŞİKLİK İÇİN MEMNUN OLACAKSINIZ
BEYAZ..: SİZE ÇOK İNANAN VE SİZİN İÇİN HERŞEYİ YAPACAK BİR ARKADAŞINIZ OLACAK, AMA SİZ BUNUN FARKINDA OLMAYABİLİRSİNİZ.

6. BU ŞAHIS SİZİN EN İYİ DOSTUNUZ

7. BU SAYI SİZİN YAŞAMINIZDA SAHİP OLACAĞINIZ YAKIN DOSTLARINIZIN SAYISIDIR

8. EĞER SEÇİMİNİZ
KALİFORNİYA:MACERAYI SEVİYORSUNUZ
FLORİDA........:SIRTÜSTÜ YATMAYI SEVEN BİRİSİSİNİZ

9. EĞER SEÇİMİNİZ
GÖL..........: DOSTLARINIZA VE SEVGİLİNİZE VEFALI- BAĞLISINIZ VE SEÇİCİSİNİZ
OKYANUS: DOĞALSINIZ VE İNSANLARI MUTLU ETMEK İSTERSİNİZ
GAFİL AVLANMA !!
Ateşli bir köy çocuğu şehrin en büyük marketinde işe başvurur.Dünyanın bu en büyük alışveriş merkezinde herşey ama herşey satılmaktadır.
Patron sorar:
* Daha önce hiç satıcılık yaptın mı?
* Evet köyümde bu işi yaptım.
* Patronun gözü cocugu tutar:
* İyi, yarın başlıyorsun. Ertesi gün akşam olur ve patron çocuğu karşısına alır;
* Evet, bugün kaç satış yaptın??
* Bir!
* Ne bir mi? Diğerleri 20-30 satış yaptılar, Nasıl bir? Kaç dolar tuttu peki?
* 320.334 USD doları.
* Patron şaşırır ve sorar:
* Nasıl becerdin bunu?
* Adama batta küçük boy bir olta, sonra orta boy ve sonra da büyük boy bir olta sattım. Adama nerede balık tutucağını sordum. Kıyıda diyince bir tekneye ihtiyacı olduğunu söyledim. Tekne bölümüne indik ve çift motorlu, yelkenli, lüks bir yat sattım.
Vosvosuyla bunu çekemeyeceğini söyleyince son model 4x4 bir jeep sattım.
Patron kendinden geçer:
* Ne diyorsun, bütün bunları bir küçük olta almaya gelen adama mı sattın?
* Genç çocuk cevap verir:
* Yoo aslında karısı için bir tane orkid istemişti... Ben de ona şöyle dedim:
"Haftasonun mahvolmuş, sen en iyisi balığa git..."

ASLINDA ADAM NE ALMAYA GELMİŞTİ.....AMA NELER ALDI GİTTİ....Bence adam gafil avlandı... Ama avlandı..
Nasıl biri ?

Seni sen oldugun icin degil, seni senin tarafinda oldugum zaman seviyorum,Hic kimse senin gozyaslarini hak edemez, hak eden seni aglatmaz,Sadece biri seni arzu ettigin gibi sevmiyor diye, seni butun benligi ile sevmiyor anlamina gelmez.

Gercek arkadas senin elini tutan ve kalbine dokunandir.Bir kisiyi ozlemenin en kotu sekli o kisi tarafindan birakilmak ve bir daha onunla olamayacaginı bilmektir.Hicbir zaman gulmeyi birakma, uzgunken bile gul belki biri gulusunle sana asik olabilir.

Bu dunyada sadece bir insan olabilirsin ama birisi icin dunyasin.Seninle zaman gecirmeyi umursamayanla, sende zaman harcama.Belki Tanri senin dogru insanla karsilasmadan once yanlislarla karsilasmani istiyor ki, bu oldugunda sukur edeceksin

Bitti diye sakın aglama, oldu diye gul.Her zaman seni incitecek insanlar olacak, guvenmeye devam etmen gerekir, sadece dikkatli ol.Daha iyi bir kisi olabilmek icin, yeni birisi ile bulusmadan once kendini tanidigindan emin ol ve umit et ki o kisi de seni tanisin

Cok fazla ugrasma, en iyi seyler beklenmedik zamanda olur

Birlikte yasayabilecegin biri ile degil onsuz yapamayacagin biriyle ol !
Geldigi zaman bosluk dolduranlardan degil gittigi zaman yeri doldurulamayacagini dusundugun olsun.
Yagmurlu bir gunde sana kosar gelirsem ıslak saclarim duzelt.....
Basimi omzuna yasla nemli dudaklarimi dudaklarina ansizin degdir.
masum ve uzgun bir cocuk gibi konusursam anla sana muhtacim ver ellerini ellerime yalanda olsa "Seni Seviyorum" de....

Kiymetimi bilmen icin gitmem mi gere ! sevdigini anla artik bensiz yapamayacagini buyudun bebek ! masal degil ki bu ask ogrenmen gerek ! gitmesi kolay olur zor olan gercekden sevgiyi bulmak....
senden gunesi istemedim topla demedim yildizlari gokkusagindan tac istemedim sadece " sev " dedim.

Karanlik gecede onemli degildir yildizlari gormek, gunduzleri yildizlari gorebilmek marifet,asik olmak onemli degil, bir omur boyu sevebilmek marifet bir mesaj bekliyorum "Canim" diye baslayan "Seni seviyorum" diye biten bir mesaj bekliyorum dun gelmesi gereken bugun hala gelmeyen,bir daha da gelmeyecegini bildigim........
YOLCULAR !!
1) Ankarada, cok sicak bir gunde, dolmustaki bir kokona yelpazesiyle sofeer bey klimayi acar misiniz cok sicak olduu demisti. pala biyikli $öfer amca teyzeyi bi sure suzdukten sonra, kapiyi acip acip kapatmaya asladi, ki ondan sonra dolmusca yarildik zaten.

2)sahil yolundan bostanci istikametinde gitmekte olan solmusa yasli bir bayan biner.bayan tam bir eski istanbul hanimefendisidir. gerek giyimi, gerek oturusu, gerek konusmasindaki kibarlik ile cevresindekilerin saygi ve ilgisini ceker.teyzemiz gitmek istedigi yer
icin parayi uzatir: -pardon beyfendi.rahatsiz ediyorum ama suradan bir suadiye uzatirsaniz cok memnun olurum .
-tabi hanfendi, ne rahatsizligi.
para sofore uzatilir ve yolculuk devam eder.yasli ve kibar teyzemizin kibarligi, sik giyimi ve guler yuzu diger yolcularin icini iisitmistir adeta. suadiye'ye gelindiginde teyzemiz inmek ister ve bunu sofore yine o kibarligi ile bildirir:
-pardon sofor bey.mumkunse musait bir yerde indirir misiniz?
sofor saga yanasir ve kapiyi acar fakat arac hala yavasca hareket halindedir.teyzemiz yasli olmasi nedeniyle inemez ve dolmuşun tamamen durmasini bekler.fakat sofor acelesi varmiscasina yavasca ilerlemekte ve bayanin inmesini beklemektedir.dolmuşun bir turlu tamamen durmamasina kizan kibar teyzemiz sofore seslenir:
-ulan pezevenk parasutle mi inicez!

3)yolcu: mükemmel bir yerde inebilir miyim? ( yolcunun kafasi karsik sanirim, kendisi de dolmustakilerle güler söylediine) söfer indirirken kadini:
soför: buyrun size layik degil ama!

4)yolcu musait bi yerde inmek ister ama dili surcer;
yolcu : musait bi yerde iner misiniz
sofor : niye sen mi kullancan

5)rumeli - hisarüstü otobüsüyle taksime dogru gidiyoruz. adamin biri besiktas dolaylarinda gayet aceleci bir tavirla -kaptan orta kapiyi rica edebilir miyim??. bizim soför olaya hakim:
-tabi abi ayip ettin. al götür. senden kiymetli mi?

6)(mekan bornova-evka 4 otobüsü / izmir) otobüs tiklim tiklimdir ve arka kapiya kadar ilerlemek imkansizdir. söförün insafina siginip ön kapidan inmeye tesebbüs eder bir teyze... -söför bey ön kapiyi açar misiniz? -niye hava mi alcaaniz?

7)ankarada otobüslerin kartli degil biletli oldugu bir dönem. good fellas ve ben sabaha kadar üniversitede girecegimiz ilk sinava çalismisiz. otobüse bir adam biner. utangaç, sikilgan bir tavirla
söföre; -afedersiniz söför bey biletim yok, acaba inecegim duraktan alabilir miyim?
söför: istersen yolculara bir sor ...
adam: afedersiniz yolcular biletim yok, acaba incegim duraktan alabilir miyim.!!
Gönderen:Dilek Çamurcu
İstiklâl Marşı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Milli marşı. Marşın sözlerini Mehmet Akif Ersoy yazmış, bestesini Zeki Üngör yapmıştır.

Türk Kurtuluş Savaşı'nın en çetin döneminde, bir millî marşa duyulan gereksinmeyi göz önüne alan Milli Eğitim Bakanlığı, 1921 yılında bunun için bir şiir yarışması düzenledi. Yarışmaya 724 şiir gönderildi. Kazanacak şiire para ödülü konduğu için başlangıçta Mehmet Akif katılmak istemedi. Ama millî eğitim bakanı Hamdullah Suphi'nin (Tanrıöver) ısrarı üzerine, ödülsüz olmak şartıyla o da şiirini gönderdi.

Yapılan seçim sonunda, Mehmet Akif'in "Kahraman Ordumuza" sungusunu taşıyan şiiri TBMM'ce İstiklâl Marşı kabul edildi. Aynı yıl bir de beste yarışması açıldı, ama kesin bir sonuç alınamadı. Bunun üzerine Millî Eğitim Bakanlığı'nca Ali Rıfat Çağatay'ın bestesi uygun görülerek okullara duyuruldu. 1930'a kadar marş bu beste ile çalındı. O yıl bunun yerini, Cumhurbaşkanlığı Orkestrası şefi Zeki Üngör'ün 1922'de hazırladığı bugünkü beste aldı.

Mehmet Akif Ersoy, istiklâl Marşı'nda, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, hakka, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirir. Şiirin bütünü, dörtlükler halinde yazılmış kırk bir dizedir
Aşağıdaki marşlar ise espiri mahiyeti içeren yazılardır. Gerçek istiklal marşımız için tıklayın !
HORTUMCULARIN MARŞI....!!!!!!!!
Korkma; bitmez bu hazineleri hep çalsak
Sönmeden asgari ücretlideki en son ocak
O benim milletimin kerizidir parlayacak
O benimdir, o benim Rantiyemindir ancak

Çatma kurban olayım çehreni ey zavallı hilal
En kahraman kölelere bir gül! Ne bu şiddet, bu celal
sana olmaz verdiğimiz faizler sonra helal
Hakkıdır, haktan sapan milletime istibdat

Ben ezelden beridir soydum, hep soyarım
Hangi çılgın hortumumu kesecekmiş? Şaşarım
Doymayan fil gibiyim, hortumu atar çalarım
Yırtarım TL leri, dolara sığmam taşarım

A.B. nin afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim para dolu kasam gibi serhaddim var
Ulusum, kaçma! Nasıl krizler seni boğar
"Enflasyon" dediğin 32 dişli canavar

Arkadaş! Yabancı sermayeyi kaçırma sakın
Bonfile et gövdenden, içecekleri olsun kanın
Doğacaktır sana vaadettiği günler hakkın
Kabirde bekliyor seni özgür yaşamın

Bastığın yerleri "toprak" diyerek geçme, tanı
Parası olana satılık her santimi, her gramı
Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır atanı
Kim çok verirse ona sat bu cennet vatanı

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
Yolsuzluk fışkıracak toprağı sıksan şurada
Vatanımı, milletimi, sakaryamı alsın da Hüda
Etmesin menfaatimden beni dünyada cüda

Ruhumun senden, ilahi şudur ancak emeli
Değmesin çıkarlarıma bu milletin eli
Bu ezanlar ki milletime ninni gibi gelmeli
Ebedi yurdumun üstünde benim hep böyle inlemeli

O zaman repo yüzde yüz bine çıkar varsa taşım
Her kasamdan boşanır para, canlıda kalmaz karım
Belki yerden fışkıran ruhları da soyarım
O zaman yükselir doğar, arşa değer başım

Dalgalan sen de serbest kur gibi zavallı hilal
Olsun artık verdiğimiz faizlerin hepsi helal
Ebediyen sana yok, ırkıma yok istikrar
Hakkıdır rantiyenin mandaların hürriyet
Hakkıdır haktan sapan milletime istibdat
İSTİKBAL MARŞI

Bakma, dönmez şafak vakti yurttan kaçan o  alçak!
Dönmeyip Amerika'da, arlanmaksızın yaşayacak!.
O benim milletimin hırsızıdır, yurdu  soyacak,
Hortumladıkları benimdir, milletimindir ancak!
Çalma, kurban olayım hepsini ey hırslı  çakal!
Gariban halkıma da bir pul bırakacak kadar al!
Olmaz sana götürdüğün paralar sonra helal,
Hakkını vermezsen burdaki ortaklarının behemehal!
Ben ezelden beri aç yaşadım,aç  yaşarım!
Hangi hükümet beni kurtaracakmış,şaşarım!
Kurumuş musluk gibiyim, ne akar ne taşarım!
Yırtsam da bir tarafımı, hiç görülmez  başarım!
Mali krizler, yoluna örmüşse çelikten bir  duvar,
Benim .ceğiz, .cağız diyen bir hükümetim  var!
Bağırsın korkma, nasıl işimize burnunu  sokar?
"Avrupa Birliği" denen tekdişi kalmış  canavar!
Arkadaş, Meclis'e namusuyla çalışanları uğratma  sakın!
İşe aldıracakların, olsun hep sana  yakın!
Gelecektir, cezanı vereceği günler hakkın,
Kim bilir belki yarın, belki yarından dayakın!
Yaktığın yerleri "orman" diyerek geçme,  tanı!
Çalışanı işten at, doldur kadroya yatanı!
Gözleri açık yatır seni kurtaran  atanı,
Satılmadik o kaldı, durma satıver şu  vatanı!
Sermaye mutlu olsun, olsa da çevre  feda!
Semizlettin Apo'yu, mezarında dönsün Şüheda!
Uydurma kanunlarla Meclis'ten getirin seda!
On bin Yıllık tarihe, yurdum ederken veda!
Cümlenizin bu yurdu yok etmek mi  emeli?
Yediginiz herzelere başka ne demeli!
Oyuverin altını iyice sallansın temeli,
Yurdumun ki, sonunda vatandaş  kükremeli!
O zaman durur belki gözümden akan yaşım,
O zaman doğrulur belim, yukarı kalkar  başım,
O zaman boşa gitmez yıllarsüren uğraşım!
HESABINI VERİP TE GİTTİĞİNİZ GÜN KARDAŞIM,
Dalgalanın dolar gibi sizde şimdi ey  suçlular!
Olsun artık soyguncuya vurulacak bir  yular,
Ebediyen, öyle yok hesapsız bir  iktidar!
Hakkıdır "garip yaşamış vatandaş"ın da  gülmek,
Hakkıdır ezilmiş milletimin, aydınlık bir  İstikbal!
Yazan :Cem Yilmaz dan alıntı
Not: Bizim İstiklal marşımız var başka marşa ne hacet !. Bu ülkede marşımıza
uymayanların sonu bellidir !
Bir Türk vatandaşının günlüğü

UYANILIR.
Gözler açılıp besmeleyle tavana bakılır. Çok şükür tavan olması gereken yerde durmaktadır; deprem olmamıştır.

Kalkılır.
Etrafa şöyle bir göz atılır. Çok şükür eve hırsız takımından giren çıkan olmamıştır.
Camdan dışarıya bakılır. Şükür kapıdaki arabaları sel almamıştır. Banyoya girilir. Çok şükür sular akmaktadır.

Mutfağa dalınır.
Bir yumurtayı sütle çalkarım Kızarmış ekmek, biraz da peynir Aman efendim ne güzel yenir şarkısı çok uzaklarda kalmıştır. İki lokma bir şeyler atıştırılır.

Sokağa fırlanır.
Oh! Çok şükür sokak köpekleri bu sabah da sağdır.

İşe doğru yollanılır.
Kazasız belasız işyerine varıldığına şükredilir. ''Çok şükür bir işim var'' diye paspas öpülüp yalanır.

Mesaiye başlanır.
Arkadaşlarla şakalaşılır, Gazetelere bakılır, arka sayfadaki don paça güzele takılıp kalınır. Bulmaca çözülür. Dedikodu yapılır. Memleket kurtarılır, yöneticilerin kulakları çınlatılır. Akşamki maçın hakemi hırpalanır. Çaylar, kahveler içilir, fallar bakılır.
Mesai tamamlanır.
Çıkışta ele bir çıkış belgesi sıkıştırılmadığına şükredilir. Sabahki işlem tekrarlanır, paspas öpülüp yalanır.

Dönüş yoluna çıkılır.
Çok şükür. Çarpışmadan. Ezilmeden. Vurulmadan. Kapkaççıya kaptırmadan eve varılır.

Evin yerinde durduğuna şükredilir. Kontaktan yangın falan çıkmamıştır.

Televizyon açılır.
Oh oh! Çok şükür Başbakanımız yıkılmamış, ayaktadır. Mesut Bey'in sigarası elinde. Hüsamettin Bey'in gözü Ecevit'in üzerinde. Derviş'in ''Kurtuluş Savaşı'' yolunda.
Bahçeli'yse oralarda bir yerlerdedir. Çok şükür borsayla dolar insanı köprüden attıracak kadar inip çıkmamıştır.
Şükür Reha Muhtar yayındadır. Memleketi saran tacizci üfürükçüler
bir bir yakalanmaktadır.

Yemeğe oturulur.
Yemekten kalkılır. Karnın doyduğuna şükredilir. Bir şişkinlik duyulur, soda içilir. Tekrar televizyon karşısına oturulur. Gülben Ergen'le Hülya Avşar'ın varlığına şükredilir.

Çok şükür M.Ali Erbil de vardır.
Haftanın rüküşüne bakılır. Çok şükür elektrikler hiç kesilmemiştir. Televizyonun karşısında uyuya kalınır. Kalkılır, yatak odasına gidilir, yatağa yatılır.
Uyku kaçmıştır.
Tavana bakılır. Acil serviste, nezarethanede, karakolda falan olunmadığına şükredilir.
Çok şükür bugün de geçmiştir.
Yarına Allah kerimdir. Nelere şükrettiğimi bir yabancı duysa bana kıçıyla güler'' demek akla bile gelmez. Gözler kapanır.
Çok şükür.
FUTBOL=CİNSELLİK ÇÜNKÜ..
-İkisinde de pozisyon zenginliği esastır. İkisin de de sakatlık riski vardır.
-İkisinde de çamurlu ortam sevilmez. İkisinin de paralı yapılanında menejerlik sistemi vardır.
-İkisinde de motivasyon neticeyi etkiler. İkisinde de ısınma hareketleri gerekir.
-İkisinde de çocuklar problem olur. İkisinde de belli bir yaştan sonra jübile yapmak gerekir.
-İkisi de şifreli kanaldan yayınlanır. İkisinin de profesyoneli köşe olur.
-İkisini de duş paklar. İkisi de nadiren ertelenir.
-İkisinde de skor önemlidir. İkisinde de deplasman korkusu yaşanır.
-İkisinde de ofsayt'a düşülür, ve ikisinde de frikik vardır.
-İkisinin de magandası çekilmez.
-İkisinde de İlk kez milli olunur. İkisinin de icrası için tesis gereklidir.
Teşekkürler....İ.K.
FEMİNİSTLERİN YEMEK TARİFİ
Kocaların çoğu,pişirilme sürecinde yanlış işlem gördüklerinden yumuşaklıklarını ve iyi niteliklerini kaybederek bozulurlar.
Gerçek odur ki,bazı Kadınlar onları sıcak suda haşlayarak, bazıları ilgisizlikleriyle dondurarak,bazıları da basıp, ezip tursusunu kurarak ve yine kimileri de savurganca harcayarak bozulmalarına neden olurlar.
Özenilerek hazırlanan her kocanın iyi ve yumuşak olacağı söylenemez.
Ancak, iyi pişirilenin gerçekten tadına doyum olmaz.
Koca seçiminde, ne lüferin alımındaki gümüş pırıltısı,ne barbunyanın altın yaldız görünümü geçerlidir.
Bunun için çarşı pazar dolaşmaya da gerek yoktur.
Genellikle en iyileri kapınızın önüne gelenlerdir.
Beğeninin kişisel olduğunu düşünerek,koca seçimini yalnızca kendiniz yapınız.
Kendiniz sabırla pişiremeyecekseniz, almaktan vazgeçiniz.
Kocayı pişirmek için en iyisi porselen bir kap ise de, elinizde kişiliğine uygun bir ısıya ayarlanarak ateşe oturtulur.
Köpürerek taşması halinde kaygılanılmamalıdır.
Toprak çanaktan başkası yoksa özenle kullanıldığında o da ayni isi görebilir.
Kocalar da karides ve ıstakoz gibi canlı pişirilirler.
Bazen pişerken tencerenin dışına taşıp yanabilir ya da kenarları sertleşerek kabuk tutabilirler.
Onları tencerelerinde tutmak için; görev duygusu adli zayıf iplikten çok huzuradli sağlam sicimle siki sıkıya bağlanmalıdır.
Sevgi, sıcaklık ve neşeden oluşan sürekli bir ateş yakılır.
Pek çoğu iyice pişinceye kadar sik sik köpürebilir.
Özellikle sirke ve karabiber yerine satıcıların öpücükadi altında sattıkları sekerden biraz konulabilir.
Tadına bakarken hoşgörü, iyimserlik ve neşe benzeri baharatlardan birer tutam katmanız önerilir.
Ancak, bunlar diğer baharatlar gibi azar azar ve dikkatlice kullanılmalıdır.
Yumuşaklığını kontrol ederken sertleşmesinden kaçınılmalıdır.
Fazla yayılmasını ve kabin dibine oturarak ise yaramaz hale gelmesini önlemek için arada bir hafifçe karıştırılmalıdır.
Kıvama geldiğini anlamamak olanaksızdır.
Böyle pişirildiği zaman sizin için çok uygun ve sindirilmesi kolay olacaktır.
Dikkatsizlik nedeniyle ev ateşini soğutmazsanız, bozulmadan istediğiniz süre dayanır.
Bu yolda hazırlanmış koca, mutlu bir ömür boyunca tadını korur.
Teşekkürler....Nihan.
ATATÜRK
Aşağıda bahsi gecen ev Yalova'dadır , ev de Atatürk' ün yazlık evidir. Elimde yaşlı bir tanıdığımdan aldığım Atatürk resimleri vardı. Gecen gün tekrar ortaya çıktılar. İlginç oldukları için sizlerle paylaşmak istedim.Bu resimleri ben daha önce başka bir yerde görmedim.
Bu bir pazar günü. Atatürk -yerini tam hatırlamıyorum ama Bursa olabilir- bir ağacın fazla büyümesi ve ahşap evi tehdit etmesi nedeniyle kesileceğini duyar.
Ancak ağacın korunması ve evin yerinin değiştirilmesi talimatını verir. Ve koca ev kızaklar üzerinde yer değiştirilerek hem ağaç hem de ev kurtarılır. Resimlerde gördüğünüz beyaz kazaklı çocuktur, O yaşlı tanıdığım.Kendisinin de bir kaç yıl önce vefat ettiğini duyduğum, emekli bir subay. Resimleri babası çekmiş.
NE GÜZEL DEĞİL MI RESİMLERDE NE İTİŞ KAKIŞ BODYGUARDLAR, NE DE NE HİSSEDİYORSUNUZ EFENİM ACI VAR MI ACI DİYEN BASIN GÖREVLİLERİ VAR! FARK BU SANIRIM.
Teşekkürler :Kemal BIÇAKÇI
BİZ CİNİZ CİN !!!
Hep övünürüz ya.. Biz çok zekiyiz.. Amerikalilar, Fransizlar bizim kadar zeki olsalardi, kimbilir neler yaparlardi? Dogrudur.. Onlarin ne akli, ne zekasi, bizde olup bitenleri anlamaya yeter.. Bir ünlü isadaminin cinligini anlatmislardi geçen yillarda.. Bogazdaki bir meyhanede iyice içmis.. Sonra otomobilinin direksiyonuna geçip, evin yolunu tutmus.. Tam Beylerbeyi'ne gelince, bir de bakmis ki, trafik polisleri alkol kontrolu yapiyor..
Araçlari durdurmuslar.. Hemen araç kuyrugunun sonuna girmis.. soför mahallinden çikip, aracin arka koltuguna oturmus.. Beklemeye baslamis.. Öndeki araçlarin sürücüleri, alkol kontrolundan geçmis.. Trafik polisi, bu isadaminin aracina gelmis.. Arkada oturan alkollu isadamina sormus polis..
- Beyefendi.. Bu aracin soförü nerede?. isadami, - Bilmiyorum. Biraz evvel çikti, gitti.. Araci böyle birakti, demis. Polis sinirlenmis. - Olur mu böyle sey?. Araç yolu tikiyor.. Siz geçin direksiyona.. isadami sakin sakin cevap vermis..
- Memur bey.. Ben araci kullanamam. Çünkü alkollüyüm. içkili araç kullanmak yasak.. Polis yalvarmaya baslamis..
- Beyefendi.. Bir seferlik ziyani yok.. Lûtfen geçin direksiyona.. Trafigi tikamayin.. Bunun üzerine bizimki, nazlanarak direksiyona geçmis ve alkol muayenesine yakalanip, ceza almadan, trafik engelini asmis..
Bizim zekamiz böyle.. Teşekkürler :Kemal BIÇAKÇI

KAZLARIN UÇUŞU ?

Göç eden yaban kazlarının havada süzülürken V şeklinde bir formasyonla uçtuklarını görmüşsünüzdür.. Bilim adamları kazların neden bu şekilde uçtuklarını araştırmışlar araştırma sonucunda şu verilere ulaşmışlar;
1-) V şeklinde uçulduğunda, uçan her kuş kanat çırptığında, arkasındaki kuş için onu kaldıran bir hava akımı yaratıyormuş. Böylece V şeklinde bir formasyonda uçan kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpışlar sonucu ortaya çıkan hava akımını kullanarak uçuş menzillerini % 70 oranında uzatıyorlarmış. Yani tek başına gidebilecekleri maksimum yolu grup halinde neredeyse ikiye katlıyorlarmış.
Kıssadan Hisse: Belli bir hedefi olan ve buna ulaşmak için bir araya gelen insanlar, hedeflerine daha kolay ve çabuk erişirler.
2-) Bir kaz, V grubundan çıktığı anda uçmakta güçlük çekiyor. Çünkü diğer kuşların yarattığı hava akımının dışında kalmış oluyor. Bunun sonucunda, genellikle gruba geri dönüyor ve yoluna grupla devam ediyor.
Kıssadan Hisse: Eğer kafamız bir kaz kadar çalışıyorsa, bizimle aynı yöne gidenlerle bilgi alışverişini ve işbirliğini sürekli kılarız.
3-) V grubunun başında giden kaz hiç bir hava akımından yararlanamıyor. Bu yüzden diğerlerine oranla daha çabuk yoruluyor. Bu durumda en arkaya geçiyor ve bu defa hemen arkasındaki kaz lider konumuna geçiyor. Bu değişim sürekli yapılıyor; böylece her kaz grubun her noktasında yer almış oluyor.
Kıssadan Hisse: Yaptığınız her işi, yeri ve zamanı geldiğinde başkasına bırakmak gerekiyor.
4-) Uçuş hızı yavaşladığında gerideki kuşlar, daha hızlı gitmek üzere öndekileri bağırarak uyarıyorlar.
Kıssadan Hisse: İlerlemek ve yol almak için bazen başkalarının uyarılarına gereksinim duyarız. Bundan alınmamalıyız; tam aksine, böyle uyarıları sevinç ve takdirle karşılamalıyız.
5-) Gruptaki bir kuş hastalanırsa ya da bir avcı tarafından vurulup uçamayacak duruma gelirse; düşen kuşa yardım etmek üzere gruptan iki kaz ayrılıyor ve korumak üzere hasta/yaralı kazın yanına gidiyor. Tekrar uçabilene (ya da eğer ölürse, ölümüne kadar) onunla beraber yaralı kuşu asla terk etmiyorlar. Daha sonra kendilerine başka bir kaz grubu buluyorlar. Hiçbir kaz grubu, kendilerine bu şekilde katılmak isteyen kazları reddetmiyor.
Kıssadan Hisse: Adam olmak sadece insanlara özgü değil....   Teşekkürler..Gülcan
MUZLU KEK TARİFİ

MALZEMELER:
4 Gülen göz, 4 kucaklayan kol, 2 düzgün bacak, 2 süt kabi, bir kenari kürk kapli üçgen bir çanak, 1 muz, 2 ceviz

HAZIRLANISI:
Gülen gözlerin içine bakarak düzgün bacaklari yavas yavas ayirin.
- Içinde malzemeyi karistiracaginiz kenari kürk kapli çanak, iyice yaglanincaya kadar süt kaplarini hafif hafif sikip minciklayin.
- Çanagi orta parmaginizla sik sik kontrol edip kivami gelince muzu ilave edin.
- Kivama ulasincaya kadar ileri geri karistirin üstünü cevizlerle kapatip derin bir Oh....! çekin.
- Muz yumusamaya basladigi zaman kekiniz hazirdir.
- Kariştirma aletini yikamayi unutmayin. Çanagi ister yalayin, ister yikayin.

NOT: Kek kabarirsa şehri hemen terk edin. Teşekkürler.......!!!
Mimoza !!
NEDEN !!!
*Yüzmek zayiflatiyorsa balinalar neyi yanlis yapiyorlar?
*Misir yagi misirdan, ayçiçek yagi ayçiçeginden elde ediliyorsa; bebek yagi nereden elde edilmektedir?
*Süper yapistirici herseyi yapistirdigi halde niçin içinde bulundugu tüpün iç cidarlarini yapistirmamaktadir?
*Niçin yanlis çevrilen telefon numarasi hiçbir zaman mesgul çalmaz?
*Niçin falciya gitmeden evvel randevu almak gereklidir?
Eger bugün hava sicakligi 0 derece ise ve yarin iki kat daha soguk olacaksa, yarin hava kaç derece olacaktir?
*Neden insanlar gökyüzünde 400 Milyon yildiz var denildiginde inandiklari halde, yeni boyali yazan yüzeyi elleriyle yoklarlar?
*Niçin limonlu gazozlarin içerisinde bir sürü suni tatlandirici varken bulasik deterjaninda gerçek limon suyu kullanilmaktadir?
*Evli insanlar gerçekten daha mi uzun yasamaktadirlar yoksa öyle mi hissetmektedirler?
*Isik 300.000 km/sn hizla yayildigina göre karanlik hangi hizla çökmektedir?
*Isik hizinda giden bir arabada oturdugumuzu varsayarsak, farlari yakinca ne olur?
*Niçin fare kokulu kedi mamasi yok?
*Kadinlar niçin tuvalete yanliz gidemezler?
*Teflona hiçbir sey yapismadigi halde teflon tavaya nasil yapismistir?
*Niçin uçaklarda parasüt yerine can yelegi vardir?
*Kar küreyicisinin söförü sabah isine neyle gelmektedir?
*Eger uçagin karakutusu kaza aninda parçalanmiyorsa neden bütün uçak bu kutunun üretildigi maddeden yapilmamaktadir? Teşekkürler..Hamdullah
ERKEKLER AĞLAMAZ !!!

''Erkekler ağlamaz.'' ''Erkekler korkmaz.'' ''Erkekler kari gibi gülmez.''
Derken ortalık dul Kadından geçilmiyor. Zira zavallı erkekler genç yasta Hakkin rahmetine kavuşuyorlar.
Siz hiç kapı komşusuna sabah kahvesine gidip karisini çekiştiren erkek gördünüz mü? Fare görünce bağıran?
''Bu ara sinirlerim zayıf'' deyip ha bire ağlayan?
Oysa onlar da Kadınlarla ayni duygulara sahip olarak geliyorlar dünyaya. Lakin daha ilk gün ayaklarına mavi patik giydirmek suretiyle ''Ağır ol bakalım!'' diyoruz.
''Ne alâkası var mavi patikle?'' demeyin. Mavi soğuk ve ciddi bir renktir. Kime isterseniz sorun. Ve katiyen tesadüf değildir o patiklerin rengi. Düşünülmüş, taşınılmış, seçilmiştir.
Ayağa giydirildiği anda kulağa şunlar fısıldanmış demektir: Sen erkeksin. Erkek olmanın gerekleri vardır. Ömrünün sonuna kadar bunları yerine getirmekle yükümlüsün. Ömrünün süresi ise çatlama kat sayına bağlı.
İçine ata ata ne kadar yasayabilirsen artık. Bize sorarsan pek uzun süreceği kanaatinde değiliz.
Dikkat edeceğin husus, en dramatik hallerde bile mavi patikli olduğunu unutmamandır.

Misal,
Âşık oldun. Sakin belli etme. Bırak karşındaki yansın tutuşsun. Sen ağır ol. Molla desinler yeter ki âşık demesinler.

Misal,
Sevgilinden ayrıldın. Sakin ağlayıp sızlama. Yine bırak karşındaki yıkılıp sürünsün. Gözyaşı dediğin Kadın kısmına yakışır. Zaten senin gözyaşı bezlerin mavi patik operasyonuyla alınmış bulunuyor.

Misal,
Eve hırsız girdi. Karınla yataktasınız. Tıkırtı duydunuz ya da hırsızla burun buruna geldiniz. Kim boğuşacak adamla? Bak bakalım karinin ayaklarına! Ne renk patikleri? Pembe. Ya hırsızınkiyle seninki? Mavi.

Kural,
Mavililer boğuşacak. Pembeliler bağıracak. Herkes görevini bilsin. Ta dogumhanede yapıldı bu is bölümü.

Misal,
Esinle kavga ettin. Ne yapacaksın? Hiç. İşine gidip hiçbir şey olmamış gibi çalışacaksın.
''Ay İsmail çok sinirim bozuk, benimki sabah sabah anneme laf etti'' diyemezsin.
Karin o esnada telefonun başında, bir sigara ve bir kahve esliğinde arkadaşlarına seni çekiştiriyor olabilir. Olsun. Onun mazereti var, patikleri pembe.

Misal,
Evde aniden bir böcek peydahlandı. Kim gidecek üstüne? Tabii ki sen. Zira karinin gitmesi hiçbir ise yaramaz. Böcek renk körü mü? Maviyle pembeyi ayıramaz mi? Ve sorarım sana, hangi böcek pembeden korkar? Tam tersine aşka gelip karinin üzerine tırmanmaya bile kalkışabilir.

Ama mavi... Birrrrr.

Misal,
Savaşa gidilecek.Kim gidecek? Tabii ki Mehmetçik. Sen hiç ''Vatan sagolsun'' diye bağıran Ayşecik gördün mü? Benim bildiğim Ayşecik kameranın karşısında ''Size baba diyebilir miyim amca?'' diyordu ve hatırladığım kadarıyla omuzunda tüfek falan da yoktu.
Diyeceğim, Mavi patikli olmak zor zanaat.

Orj. Pakize Suda: Mavi patik Teşekkürler Serpil
SEN HİÇ !!!
Sen hiç duydun mu başka bir yüreği kendi göğsünde atar gibi... Üzüldün mü, yanaklarından süzüldü mü hiç bir başkasının gözyaşları...
Yabancı hıçkırıklar gelip düğümlendi mi göğsünde... Düşündün mü geceleri... senin olmayan rüyalar gördün mü... senin olmayan birini sevdin mi? Gökyüzüne baktın mi , yıldızlar düştü mü güneş doğdu mu her gecenin sonunda? Uyandın mi başka birinin sabahına?
Hiç sevdin mi sen, Duydun mu başka bir yüreği kendi göğsünde atar gibi... Gülümseyişini hissettin mi belli belirsiz senin dudaklarındaymışçasına yakın... Sıcak... Hiç sevdin mi senin olmayan birini? Senin olmayan bir şehirde, bir gecede, bir bedende SENİN OLMAYAN BİRİ yaşadın mi hiç?
Sen hiç gerçekten sevdin mi senin olmayan birini ....Teşekkürler Serry
3 KIZKARDEŞ !!
Bir kadinin uc tane kiz cocugu vardir. Tesadufen ucune de ayni zamanda talip cikar. Tek bir dugunle ucu de evlenir ve yuvadan ucuuup giderler. (Pirrrr diyerekten) Kizlarin hepsi de farkli sehirlere gitmislerdir... Anneleri, el bebek gul bebek buyuttugu kizlarinin evlilik yasamlarini; ancak ozellikle ask hayatlarini merak etmektedir. Ancak kizlari yatak olaylarini acik acik anlatmaktan cekindikleri icin bir yontem gelistirirler: Kizlar annelerine, o gunku Hurriyet gazetesinde cikan gazete ilanlarina atifta bulunarak, ask
hayatlari hakkinda, e-mail yoluyla bilgi vereceklerdir.
Evliligin birinci haftasinda buyuk kizdan mesaj gelir. Mesajda "RUFFLES" yazaktadir. Kadin merakla Hurriyet gazetesini alir ve ilana bakar: "RUFFLES. HEM EGLENCELI, HEM DE DOYURUCU" Kadin cok mutlu olur ve yeniden mesaj beklemeye baslar.
Bir sure sonra ortanca kizindan bir e-mail mesaji gelir: Mesajda "MAXWELL COFFEE" yazmaktadir. Hemen gazeteyi eline alir ve ilani bulur: "MAXWELL... HER DAMLADA BUYUK ZEVK" Kadin yine cok mutlu olur ve bu kez kucuk kizindan mesaj beklemeye baslar.
Uzun sure mesaj gelmez; kadin tedirgin olur, ama beklemeye devam eder. Bekleyen dervis misali, en sonunda kucuk kizindan da bekledigi mesaj gelir: "BRITISH AIRWAYS" Kadin merak ve heyecanla Hurriyet gazetesini eline alir ve ilani okuduktan sonra dusup bayilir: "BRITISH AIRWAYS SUPERSONIC UCAKLARLA.. HAFTADA 7 GUN.... GUNDE 3 SEFER..USTELIK HER TARAFA..
MAAŞINA ZAM TALEBİ ::))

Sayın Yönetim Kurulu Başkanlığı,

Ben penis olarak sizden asağıdaki sebeplerden dolayI zam istiyorum:

* Bedensel olarak çalışıyorum.
* Derin işleri hep ben yapıyorum.
* Ne iş yaparsam yapayım hep kafamı kullanıyorum.
* Tatil günlerinde ve bayram günlerinde de bana dinlenme yok her zaman çalışıyorum.
* Çalıştığım ortam çok nemli.
* Yaptığım fazla mesai ödenmiyor.
* Karanlık ve havasız yerlerde çalışıyorum.
* Çalıştığım yerler bazen cok sıcak oluyor.
* Hastalığa kapılma riskim çok yüksek.

Bu nedenlerden dolayı zam istiyorum ve sonuna kadar hak ettiğime de inanıyorum.

PENİSİN ZAM TALEBİNİN REDDİ

Sevgili Penis,

Zam isteğinizi yönetim kurulu olarak değerlendirdik ve yukarıda saydığın sebepleri zam yapmaya yeterli bulamadık. Aşağıda yetersizlik nedenleri sırasıyla belirtilmistir:

* Hic durmadan arka arkaya 8 saat çalışmıyorsunuz,
* Kısa aralıklı çalışmalardan sonra yorgun düşüp görev başında uykuya dalıyorsunuz,
* Size verilen her işi yapmıyor ve sık sık itiraz ediyorsunuz,
* Kendi çalışacağınız iş yerinden çok başka yerlerde geziyorsunuz, başkalarının iş yerlerine karışıyorsunuz,
* Kendi kendinize işe başlamıyorsunuz, devamlı birinin sizi teşvik etmesini bekliyorsunuz,
* İşiniz bittiğinde arkanızda her zaman dağınık ve pis iş yeri bırakıyorsunuz,
* Çalıştığınız zamanda iş elbisesi kullanmıyorsunuz ve itiraz ediyorsunuz iş elbisesi kullanmaya,
* İş elbisesi kullanmayarak iş yerinizi risk altına sokuyorsunuz,
* 60 yaşına varmadan iş yapamaz hale gelip emekli oluyorsunuz,
* İki kişinin yerine iş yapmayı hiç kabul etmiyorsunuz,
* İşiniz bitmeden bazen işyerinizi terkediyorsunuz,
* İşe başlarken ve bırakırken yanınızda hep iki yumurta ile dolaşıyorsunuz.

Bilginize sunarız.Saygılarımızla,
Yönetim Kurulu
MUTLULUGUN SAKLANDIGI YER
Rivayete gore; bir gün tanrılar bir araya gelmiş ve mutluluğu nasıl saklasalar da insanlık ona erişemese, bulamasa diye tartışıyorlarmış...
Dağların tepesi, denizin dibi, güneşe veya aya derken, insanlığın, meraki ile tüm buralara ulaşıp mutluluğun bulunacağı kanısında hemfikir olmuşlar ve bu arayışlarına çözüm bulamazken, içlerinden bir tanrı,
İnsanın içine saklayalım, oraya bakmayı akil edemezler demiş..
Teşekkürler .....!!!
DÜNDEN HIZLIMISIN ?
Her sabah bir ceylan uyanır Afrika'da Kafasında tek bir düşünce vardır. En hızlı koşan aslandan daha hızlı koşabilmek, Yoksa aslana yem olacaktır.
Her sabah bir aslan uyanır Afrika'da. Kafasında tek bir düşünce vardır. En yavaş koşan ceylandan daha hızlı koşabilmek, Yoksa açlıktan ölecektir.
İster aslan olun, İster ceylan olun hiç önemi yok. Yeter ki güneş doğduğunda koşuyor olmanız gerektiğini, Hem de bir önceki günden daha hızlı koşuyor olmanız gerektiğini bilin. Yasam adli koşuyu ne kadar güzel anlatmış Afrika atasözü, Bir önceki günden daha hızlı koşmak gerekmektedir.
Çünkü eğer aslansanız, Ve en yavaş koşan ceylanı bir önceki gün yakalamışsanız Ve bugün bir ceylan yakalamak niyetindeyseniz, Artık bilmelisiniz ki en yavaş ceylan sizden daha hızlıdır, O halde düne göre hızınızı arttırmanız gerekmektedir.
Yok eğer ceylansanız Ve henüz aslana yem olmamışsanız Hızınızı düne göre mutlaka arttırmalısınız, Çünkü sıra size gelmiş olabilir. Yani... Hayat koşusunda, devam edebilmenin tek koşulu var...
Dünden daha hızlı olabilmek... Bakin bakalım simdi kendi kendinize... Ondan ,şundan ,bundan değil "Dünden" hızlı misiniz?Teşekkürler Serpil
İŞEME SANATI ÜZERİNE

Kisi dünyada iseyen tek varlik olduguna inanir. Bu yüzdendir ki umumi tuvaletlerde aktivitenin sesini duyurmamak için çesitli sebeklikler yapar. Özellikle kadinlar tuvaletinde bu tür tavirlara sık rastlanir. Kadinlarin penisleri olmadigi için çislerinin hedeflerini tutturmakta erkekler kadar basarili degillerdir. (Erkekler sidikleriyle isimlerini yazmak, klozetteki suyun etrafinda dolandirarak eglenmek gibi lükslere sahiptir.) Bu yüzden bayanlarda çis genelde suyun tam ortasina denk gelerek inanilmaz bir gürültü çikartir.
Bunun yaninda bir de dogal iseme sesi vardir (bayanlarda). Bu ikisi birlestiginde umumi tuvaletlerde yahut misafirlikte sorrrrrr sesini çikartmamak icin çabalamalar baslar. Dikkatlice kulak kabarttigimizda şırrr diye ufak bir ses duyariz. Bunu şırıl sesi takip eder. şırr.....şırıl...şışırıll takriben 15 saniye kadar sürer. Eger hala isemenin dogal oldugunu farkedememis bir kisiyseniz, bu durumda isemeye baslamadan önce pozisyonunuzu alip, sifonunuzu çekip, sifon gürültüsü bitmeden yangindan mal kaçirircasina şorul şorul iseyerek kurtulabilirsiniz.

Bayanlar tuvaleti, enfeksiyonlara daha duyarlidir. Iserken oturmak zorunda olan bayanlardan bir kisim kit zekali olanlari oturmaya çekinerek havadan yapma pozisyonunu tercih ederler ve deligi tutturamayip kenarlara siçratirlar. Yer gök çis olur.Ardindan tuvalete giren bayanlar ise önce ana avrat düz gidip, sonra kit zekalinin taktigini uygulamak zorunda kalirlar. Bu taktik görüldügü kadar kolay bir sey degildir.
Hele ki uzun müddet çisinizi tuttuysaniz iki ince bacak üzerinde dakikalarca S seklinde isemek bir kabusa dönüsebilir.Bu kit zekalilara önerim ise tuvalet kagidiyla klozeti kaplayip, o sekilde rahatlamalari ve kendilerinden sonrakileri spastik sekillerde isemek zorunda birakmamalaridir. Erkekler tuvaletinde gürültü sorunu daha az yasanir. Erkekler zaten birbirlerinin yaninda osurmak,geyirmek, burun karistirmak hatta kiliç yapmak (beraber iseyerek çis çarpistirmak) gibi igrençlikleri yüzyillardir büyük rahatlikla yaparlar.
Pisuvarlarda yanyana iseyen erkeklerdeki ortak özellik nedense hepsinin tavana bakmasidir. Bunun sebebi yanindaki kisinin heybetiyle aniden karsilasip kendine olan güven duygusunun eksilme korkusu olabilir.
Pisuvarlar ilginç yaratiklardir. Içinde naftalinler bulunur.Normal bir erkek icin en büyük zevk sidigin siddeti ile bu naftalinleri saga sola attirip, çesitli oyunlar oynamaktir. Hele ki sizden önce iseyen biri pisuvara bir izmarit atma büyüklügünü göstermisse naftalinlerle filan hiç ugrasmazsiniz. Sigarayi bir düsman gemisi belleyip, bir iseme seansinda parçalayip, kagidi bi tarafa, tütünü bi tarafa gelecek sekilde mat ettiginiz takdirde sizden mutlusu olamaz. Ne kadar sallarsan salla, dona düser son damla lafi artik bir ayrinti olmaktan çikmis, hatta boku dahi çikartilmistir.
Fakat sallama metodlari üzerine düsünülebilir. Bir kisim; eliyle bizzat tutup sallamayi tercih ederken (en kalabalik grup budur),bir kismi ise orta parmakla, yukaridan sert fiske darbeleriyle çalisir. Hiçbir seyi tutmayip sadece kendilerini sallayan bir grup da olsun isterdi gönül. Komik olurdu, yazardik...
ERZURUMLUNUN AŞK İLANI !!... KÜLTÜRLÜ ASK YASIYAH
Birsey ögrendim
Gel degisik sevah
Sen beni sev ben seni sevim
Sevdayi yasiyah

Sen benim için yan,Ben seni severah yanim dutusim
Klasik ask neyse oni yasiyah
Yada sen sevme haberin olmasin
Ben sene sevdalanip dolasim platonik ask neyse oni yasiyah

Sevdada oturah yiyah içah
Ele olah kan kusah
Tombilik ask neyse oni yasiyah

Istersen sevdandan kendimi kesim
Sagi mi solu mi dogriyim biçim
Psikopatik aşk neyse oni yasiyah

Dur ben kerem olim sen asli
Sonumuz ele bitsin yasli
Nostaljik ask neyse oni yasiyah

Ele sevah ki kara sevda olah
Araplara benziyah gapkara olah
Gara ask neyse oni yasiyah
Yalan söylemiyah hep dogru diyah
Beraber oturah beraber yiyah
Realist ask neyse oni yasiyah

Birbirimize türkü söyliyah mizildiyah
Elele tarlalarda bostanlarda gezah
Romantik ask neyse oni yasiyah

kediyi gudigi (köpek)sen diye sevim
Sende horozi gulugi(hindi) ben diye sev
Sembolik ask neyse oni yasiyah

Gel elele tutusip gendimizi elektirige verah
Zangir zangir titriyah,ölmiyah
elektronik ask neyse oni yasiyah

Ahirlarda komlarda bulusah
Tezek agalahlarinin (yigin) dibinde oturah
Otantik ask neyse oni yasiyah
Sen beni sevirsen bilirem, ben de seni
Ele pustluklari birahah hakket sevah
Adam gibi sevah sevdayi yasiyah...
Gönderen: Zübeyde D. Ozer

DİYETİN GİZLİ AMACI
Diyet ve benzeri oluşumlar Türk delikanlıları güçten düşürmek ve Türk tebasının devamını engellemek için dış mihraklar tarafından çıkarılmış bilinçli bir düzmecedir.Amaç eskiden bir koyunu bir oturuşta götüren dev gibi babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra bebeğini kundaklayıp elde orak çalışmaya devam eden büyük Türk kadınlarını;kalori sayan,grip olunca yatağa düşen,fitness ve aerobik yapan çıt kırıldım tiplere dönüştürmek ve Büyük Türk ırkını japonlar gibi sıska zayıf ve sağlıksız bir ırk haline getirmektir.

İktiza ettiğinde 240 kiloluk top mermisini tek başına namluya süren bir Türk babayiğidini pazar arabası ile pazara çıkmaya muhtaç duruma düşürülmesinden daha soykırım ne olabilir arkadaşlar. Annemin anlattığı vita yağı dönemleri ve hatta dedemin anlattığı iç ve kuyruk yağı dönemlerinde kalp hastalığı varmıydı?Vardıysa neredeydi?sorarım size.Kollestrol çokluğu bir hastalık değil sadece ölçüyü kaçırdığınızın bir göstergesi olup 2 şişe soda ile oranı düşürülmesi mümkün bir basit durumdur.
Gençler gelin bu oyuna düşmeyelim kalori diyet gibi tuzaklara kapılmayalım. Can boğazdan gelir! Soya fasulyesi et yerine geçmez! Hindi etinin neye derman olduğu belli değildir! Kepek ve lif insan değil hayvan gıdasıdır.

Feminizim ve eşitlik adı altında değerli Türk kızlarının aklı çelinmekte yemek yapmayı bilmeyen, yeni nesli abuk sabuk yiyeceklerle yetiştirecek, beceriksiz,uyumsuz,damak zevki gelişmemiş sunta kılıklı diet bisküviyi yiyecek sanan,et yemeyen, geleneksel mutfağına bağlı kebap perver kişileri hanzo yada kro gibi gören,sinirli ve bir deri bir kemik bir gürüha dönüştürmekte az önce belirttiğim gibi Gelecek Türk neslinden korkan dış mihrakların bir oyunudur.

Bir yeni çağ yalanıda Çin mutfağıdır. Aslında Çin mutfağı yada Çin yemeği diye bir şey yoktur onların olayı bahçede buldukları her türlü malzemeyi bir demir leğene doldurup (Wog) diğer Çinliler mevzuya uyanmadan acele pişirip (herşey az pişmiş) karnın doyurmaktan ibarettir.Bu kardeşlerin sayısı milyarlar ile ifade edildiğinden bizdeki gibi ortadaki tencereye kaşık sallama durumlarında masadakilerin yarısı aç kalmakta ve dolayısı ile tok açın halinden anlamamakta fakat kung-fu marifeti ile bir araba sopa yemekteydiler.
Sonunda uyanık bir Çinli bu durumda çözüm olarak çubukla yemek tekniğini bulup masada bulunan herkesin tencerenin dibi görünmeden birkaç lokma alabilmesini sağlamış ama sonuçta bu günkü cüce asabi ve kıl Çinliler ortaya çıkmıştır.

Kahrolsun doymamış yağ oranları! Kahrolsun şekersiz yiyecek içecekler!Her daim yaşasın geleneksel Türk ve Osmanlı mutfağı der;bol salçalı yağlı ve hamur işli öğünler dilerim. Yaşamınız fırından çıkmış bol fıstıklı ve peynirli künefe tadında geçsin.
Gönderen: Ahmet Adnan Koç
Bir Bayanın kararsız anı !
-Esmer neslihan(akıllı ve mantıklı olan,sarışın neslihanı frenleyen kadın)"iyi oldu dersini verdik işte.nasılda yelkenleri suya indirmiş"
-Sarışın neslihan(duygularıyla hareket eden,birazda aptal içimdeki diğer kadın)" saçmalamaaaaa fotoğrafına baksana şunun aptaaaal "mynet arkadaşım " daki en yakışıklı adam buuuu.n'apıyorsun sen yaaa?? ben ona yeniden yazacağım ve istemeden o kadar ters ve sert bir üslûp kullandığımı söyleyip ortamı yumuşatacağım"
-Esmer neslihan "seni öldürürüm.kızım bu kadar gurursuz olma.ne olmuş suratı biraz güzelse bakalım karekteri ne? hem bu kadar yakışıklı bir adam gerçek hayatta kimseyle arkadaşlık yapamayıp buralara kaldıysa vardır bir defosu"
-sarışın neslihan "kulaklarımı tıkadım ve yüksek sesle şarkı söylüyorum seni dinlemeyeceğim..seni dinlemeyeceğim..seni duymuyorum.....LEBLEBİ KOYDUM TASA GIZ ANNEM..DOLDURDUM BASA BASA GIZ ANNEM..BENİM YARİM ÇOK GÜZEL GIZ ANNEM..AZICIK BOYDAN GISA GIZ ANNEM"
-Esmer neslihan "aman ne yaparsan yap.ama sonunda gelip bana ağlama"
-Sarışın neslihan" niye ağlayacakmışım? ben onun sitesini (www.neleryokki.com) okumaya gidiyorum YALNIZ VE ÇİRKİN KADIN!
-Esmer neslihan" git sümüklü solucan.azcık iraden azcık gururun yok senin "
-Sarışın neslihan "yok. sendeki ikimizede yeter" Gönderen..Neslihan

Alıntıdır..www.neleryokki.com
 
cursor
  Bugün 5 ziyaretçi (18 klik) kişi burdaydı!



 
 
aktif kullanıcı Site Ekle www.co53.tr.gg Komedi
KODARA
Banner MakerSite Ekle | Top List toplist.car.gen.tr Top List | Top.tv.tr
hosting web tasarım
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol